KATİD Başkanı Murat Toktaş, Karadeniz Turizm Gazetesi'nin sorularını cevaplandırdı
Karadeniz Turizm İşletmeleri Derneği Başkanı ve TGA Yönetim Kurulu Üyesi Murat Toktaş pandemi öncesi, pandemi süreci ve daha sonraki süreçte Samsun, Bölge ve Türkiye turizminin değerlendirmesini yaptı.
https://www.youtube.com/watch?v=XcAh0Pw-qi0
Turizm Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Coşkun Özbek’in sorularını cevaplandıran Murat Toktaş önemli açıklamalarda bulundu.
Coşkun ÖZBEK.:Turizm işletmeleri ve turizm sektörü pandeniden en çok etkilenenler arasında.Turizm gelirlerinin 40 azaldığı açıklandı. Pandeminin ve bu sürecin uzamasının, tam kapanma döneminin turistik tesislerin sektör ve çalışanlarına etkisi nedir, pandemiden sonra normalleşme sürecine girildiğinde toparlanma ne kadar sürede yakalanabilir? Turizm Samsun, bölge ve Türkiye genelinde eski ivmesine ulaşır mı?
MURAT TOKTAŞ: Turizm, Türkiye'nin cari açığının hemen hemen tamamını, kaba tabirle tek başına kapatabilen bir sektör. Son dönemlerde de ne yazık ki bu pandemi dönemi ile birlikte yurtdışından kaynak girişinin olmayışı ve döviz girdisinin olmayışı ciddi anlamda ekonomik sıkıntılara sebebiyet vermeye başladı.
Çünkü biz yaklaşık 35 milyar dolar civarı turizm geliri elde eden bir ülkeyiz. 2020 yılında bunu 40 milyar doların biraz üzerine çıkartmayı, 2023 hedefi olarak da 50 milyar dolar turizm gelirini yurtdışından elde etmeyi hedeflemiştik.
Pandemi ile birlikte bu hedefe ulaşamadık . Bu kayıp, devlete yansıyan ve hazine'ye yansıyan olumsuz bir etkiydi. Bunun devamında da yatırımcıya ve iş yerinde çalışan arkadaşlarımıza da büyük sıkıntılara sebebiyet verdi.
2020 YILINI YÜZDE 65'LİK GELİR KAYBI İLE KAPATTIK
Malum 11 Mart’ta bakanımızın açıklaması ile birlikte ciddi bir şekilde rezervasyon iptalleri, yurtiçinden ve yurtdışından gelmeye başladı. Hemen devamında da Nisan ayında yurtdışından gelen seferlerin tamamen kapatılması, Türkiye'nin yurtdışı bağlantılarını durdurması ile birlikte pandemi sebebiyle Nisan'dan itibaren de çok ciddi bir kayıpla karşı karşıya kaldık.
Dünya genelinde baktığımız zaman yaklaşık yüzde yetmiş beş civarı dünyada bir gerileme söz konusu iken biz, 2020 yılında yaklaşık yüzde altmış beşlik bir gelir kaybıyla kapattık. Bu da yaklaşık 12-13 milyar dolar bir turizm geliri elde etmemize sebebiyet verdi. Ki bizim bu sene hedefimiz yaklaşık 45 milyar dolar idi.
VAKA SAYILARI DÜŞMEDİĞİ SÜRECE TURİZMDE PAZAR HAREKETLİLİĞİ GERÇEKLEŞMİYOR
Bununla birlikte bu vakaların tekrardan artmasıyla birçok tesis açmadı, hizmete devam etmiyor şu an için. 17 günlük kapanma ile birlikte de açılmayı planlayan tesislerde ötelendi. Aslında bu kapanmadan biz sektör olarak çok da şikayetçi değiliz, biz bunun daha erken de olmasını arzu ederdik. Çünkü vaka sayıları düşmediği sürece ne yurtiçinde, ne de yurt dışında bir pazar hareketliliği meydana gelmiyor.
Bu anlamda bizim için önemli olan vakaların bir an evvel düşmesi. Biz yurt dışından da çok rahatlıkla misafir alalım. Bu yüzden bu 17 günlük kapanmayı gayet olumlu karşılıyoruz.
Önümüzde 19 Mayıs var; belki devamında 19 Mayısla birleştirip bir kaç gün daha kapatmalar uzatılabilir mi bilmiyorum ama vaka sayılarının düşmesi, sadece turizm sektörü açısından değil tüm sektörler açısından da son derece önemli. İşletmelerin birçoğu, kısmi kapalı çalışıyor ya da çok az personelle çok az müşteri ile ayakta durmaya çalışıyor.
SEKTÖRÜN ARTIK EKONOMİK OLARAK BU YÜKÜN ALTINDAN KALKMASI MÜMKÜN DEĞİL
Tabii bu şekilde ekonomik olarak yükün altından kalkmamız mümkün olmadığı gibi, ülke anlamında da altından kalkmak son derece güçleşiyor.Bununla birlikte çalışanların durumu da var. Ne yazık ki açılmayan tesislerimizde, ya da yarı kapasiteli çalışan tesislerimizde birçok çalışanımız kısa çalışmadan yararlanarak tesis dışındalar, evlerindeler.Bunun da bir an evvel toparlanması lazım.
YENİ BİR MUTASYONLU VİRÜS ÇIKMAZSA SEKTÖR, 2022'DE TOPARLANIR, 2023'TE ESKİ İVMESİNE DÖNER
O anlamda 17 günlük kapanmanın devamında yavaş yavaş bir hareketlenmenin olacağına umud ediyoruz. Benim öngörüm Haziran ayı ortaları ile birlikte vaka sayıları ciddi bir anlamda düşmüş olur. Tabi karşımıza farklı bir değişime uğramış virüs ya da farklı dalgalar yaşanmadığı takdirde. Yavaş yavaş bir hareketlenme olacaktır mutlaka. 2022 yılı toparlanma yılı olacaktır. 2023 yılından itibaren de sektörün artık eski ivmesine döneceğini tahmin ediyorum.
COŞKUN ÖZBEK: Normalleşme başladığında, 2022 ve 2023'te tam normalleşmeye dönecek bu tesisler ve kurumlar kendisini toparla ya bilecek mi? İkincisi, pandemi yeni bir alışkanlık getirdi sadece turizm sektörü değil, diğer sektörlerde de evden çalışma ve internet kullanılarak pazarlama ve bunun organizasyonu ile ilgili bir uygulamalar hayata geçirildi. Bunun turizm işletmeleri otelleri ve sektöre etkisi nasıl olur?
PANDEMİDEN SONRA HİÇBİRŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
MURAT TOKTAŞ: Evet bu ciddi bir değişime sebep verdi. Çünkü artık pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ama ondan evvel ilk sorunuza gelmek istiyorum. Evet bizim bu normalleşme döneminde ciddi bir şekilde tesislerimizin maddi bir yükü de oluşmaya başladı. Biliyorsunuz 2020 yılını kendi imkanlarımızla ve 2019'dan gelen normal işletmelerin gücüyle 2020’yi geçirdik 2021'e geldik.
BİZİM SIRTIMIZDA BİR BUÇUK YILLIK MALİ YÜK VAR
Şu anda bizim sırtımızda bir buçuk yıllık bir mali bir yük var. Bizim 2021 yılını da rahat bir şekilde çıkartıp bu tesisleri ayakta tutabilmemiz için nakdi bir desteğe ihtiyacımız var. Bizim nakit akışımızın dengelenmeye ihtiyacı var. Yaklaşık 80 milyar dolarlık bir otel yatırımı var ve hizmet sektöründe de Avrupa'da ve dünyada çok iyi bir durumdayız.
Bizim bunu devam ettirebilmemiz için tesislerimizin mutlaka ayakta kalabiliyor ve bu dönemi ayakta ve sorunsuz geçiriyor olmamamız lazım. Bunun için de bazı taleplerimiz de oldu devletimizden. Özellikle bankalarla yaşanan sorunlarımız da var. Malum, bir buçuk yıldır bazı sıkıntılar yaşıyoruz ve kendi öz kaynaklarımızla bir yandan dönmeye çalışırken, sağ olsun devlet de düşük faizli biraz daha uzun vadeli kredilerle bize destek olmaya çalıştı.
Ama bu yapılan desteklerin tamamı 2020 yazı ile itibaren tamamen her şey normale döneceği ve eskisi gibi olmaya başlayacağı öngörüsüydü. Biz de zaten böyle bir öngörü içindeydik ama tekrardan Mart'ta başlayan vaka hareketliliğinin Nisan’da tavan yapması ile birlikte bu yine ötelenmiş oldu.
BİZİM TEKRAR BANKALARLA BİR ARAYA GELİP YENİDEN YAPILANDIRMA, NAKDİ AKIŞ SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR
Bu ötelenme ile birlikte bizim tekrardan bankalarla bir araya gelip yapılandırma ve nakdi akış sağlamamız gerekiyor bununla ilgili zaten basınla görüştük 2 hafta evvel Cumhurbaşkanımızın daveti ile birlikte külliyede bir araya geldik ve bu sorunları da orda dile getirdik.
CUMHURBAŞKANIMIZ, TEKRARDAN YAPILANDIRMA VE KREDİ TEMİNİ İÇİN TALİMAT VERDİ
Cumhurbaşkanımız da, Maliye Bakanımıza bu görevi verdi. Bankalarla bir araya gelip tesislerin sıkıntılı ödemeli ve borçları ile ilgili tekrardan bir yapılanma ve bunların ayakta kalabilmesi için ihtiyaç duyulan kredilerin temini ile ilgili bir çalışma başlatılması ile ilgili talimat verdi.
TESİSLER YOKSA GELİR DE YOK!..
Sayın bakanımız da bununla ilgili planlamayı yaptı. Tahmin ediyorum bu hafta ya da bayramdan sonra bankalarla bir araya gelip bir şekilde akış sağlanacaktır onu umut ediyoruz. Bu bizim için olmazsa olmaz!.. Çünkü eğer tesisler yoksa, gelir de yok demektir. Yurtdışından döviz gelirimiz olmayacağı gibi aynı şekilde yaklaşık bir buçuk iki milyon gibi sadece otellerde çalışan personellerimiz var. İşsizlik anlamında da dezavantajlı bir duruma düşeceğiz ülke olarak.
Bir şekilde çözüleceğini tahmin ediyoruz. Şimdiye kadar sadece devletten bir şey istemedik, kendi imkanlarımızla da tesisler de ciddi bir şekilde ellerini taşın altına koydu bu dönem içinde. Tabii tesisler ciddi günlük ve aylık gideri olan tesisler. Ege ve Akdeniz Bölgesi'ndeki büyük otellerin 300, 500, 600 odalı otellerin, İstanbul'daki yine öyle büyük tesislerin günlük maliyetleri ciddi rakamlar. Ayakta durabilmeleri çok güç. Hele bu dönemde biz, bir şekilde fedakarlık yaparak sektör olarak tesislerimizin yüzde elliden fazlasını açık tuttuk.
SEKTÖR ELİNİ CİDDİ ANLAMDA TAŞIN ALTINA KOYDU
Zaten personelimizin bir kısmını da içeride tuttuk. Bu anlamda sektör de elini ciddi anlamda taşın altına koymuş durumda. Devletimiz de destek oldu bugüne kadar geldik ama bundan sonra da kesinlikle bir mali desteği ihtiyacımız var. Aksi takdirde ayakta kalmak gerçekten çok zor olacak. Tekrardan açılıp eski günlere dönmemiz biraz gecikecektir.
Devamında ise evet bazı alışkanlıklarımız değişti. Bu pandemi bizim çok daha farklı bir pencereden bakmamıza sebebiyet verdi. Aslında bizim 3 yıl, 5 yıl, ya da 10 yıl sonra hedeflediğimiz bazı teknolojik anlamda olsun, hem de tüketicinin alışkanlıkları anlamında değişimin çok daha öne geldiğini gördük bu dönemde.
PANDEMİ İLE BİRLİKTE İNSANLAR ARTIK TATİL YAPARKEN DE ÇALIŞIYOR
İşte daha düne kadar kamu personeli dahil, evinden işlerini halledebileceğini hayal bile edemezdik. Bu mümkün bile değil derdik. Daha çok yazılım sektörü ön plana çıkıyordu, onlar da bir şekilde home-office gibi çalışabiliyordu. Ama bu dönemde biz, birçok sektörde, birçok şirkette home ofise dönmeye başladık.
Bu böyle olunca dijital seyyahlar dediğimiz bir grup da yavaş yavaş oluşmaya başladı, bu ortamda yetişen ve oluşan bir hareket olmaya başladı. Buradan da şunu söyleyebiliyoruz; dijital gezginlerde eğer uzaktan işyerine bağlanıp ya da uzaktan işlerini yapabiliyorsa her yerde yapabilir. Aslında home ofis dönemi biraz daha evlenmeye başladı. İnsanlar tatillerini yaparken de çalışmaya başladı.
Bu 17 günlük kapanma, çok güzel bir örnektir. Çünkü 17 günlük kapanmada milyonlarca insanın İstanbul'dan başka şehirlere akın ettiği söyleniyor. Gözlemleniyor da zaten bu. Özellikle bizim Karadeniz Bölgesi çok göç aldı. Bunların tamamının işsiz olduğunu, çalışmıyor olduğunu düşünmek mümkün değil. Bu göç eden insanların en azından yarısı uzaktan işlerini yapabilir durumdaydı, yapıyorlardı zaten.
TESİSLERİN DİJİTALLEŞME ÇAĞI DEĞİŞİMİNE AYAK UYDURMALARI LAZIM
Eğer bu uzaktan çalışma imkanı olmasaydı biraz önce verdiğim İstanbul örneğinde o milyonlarca değil belki, 50 bin, 100 bin, 150 bin kişi sadece İstanbul'dan dışarı çıkabilecekti, geri kalanlar İstanbul'da kalmak durumunda kalacaktı. O yüzden artık insanlar her yerden iş yapabilir hale gelmeye başlayınca da bizlerin de bizim gibi tesislerin de bu insanlara imkanlar sağlıyor olabilmemiz lazım. Siz seyyar halde işinizi yaparken Karadeniz Bölgesi'nde filanca şehirde, Samsun'da filanca otelde biz size bu imkanı sağlamalıyız.
Sektör anlamında genel olarak dijital pazarlamaya önem vermeye başlamıştık. Ama bu dönemle birlikte genel olarak gördük ki çok daha hızlı dönüşler başladı. Artık biz cep telefonlarımızdan kapıları açabiliyoruz, kart kullanmamıza gerek kalmıyor, ya da otele gelmeden işlemlerimizi yapabiliyoruz. Uçaklardaki koltuk seçme gibi, odalarımızı kendimiz da kendimiz seçebileceğiz. Yavaş yavaş o teknolojik konuma gelmeye başladık. Minimum oranda personel ile gelen müşterinin iletişimini düşünmeye çalıştık. Pandemi döneminde bunda da ciddi bir şekilde yol aldık.
MASA TEKRARDAN KURULUYOR
Müşterilerimiz yavaş yavaş kendi işlemini rahatlıkla yapabilir hale gelmeye başladı. Bu çok hızlı bir gelişmeydi, aslında bu bizim 5 sene, 6 sene, 7 sene sonra beklediğimiz trendlerdi. Bunlar çok fazla ön plana geldi, artık bu trendlere ayak uyduranlar ayakta kalacak . Pandemi öncesi dönemde kalan, çok fazla bu trendlere ayak uyduramayan tesisler ne yazık ki çok daha geride kalacak.
O yüzden masa tekrardan kuruluyor… Herkesin kendini tekrar baştan aşağı yenilemesi, gözden geçirmesi gerekiyor ve var olan gidişata, müşteri beklentilerine de uygun bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Çünkü artık sadece lokasyon, tesis için bir önem arz etmiyor. Eskiden lokasyon çok önemliydi. Şimdi de hala önemli ama, lokasyonun yanında tercihen başka taleplerimiz de olmaya başladı müşteri anlamında. O yüzden o taleplere mutlaka cevap verecek bir yapı ve operasyon içinde olmamız gerekiyor.
TURİZMDE ULUSAL REKABET DE ÜST DÜZEYE ÇIKTI
COŞKUN ÖZBEK : Turizmde rekabet de çok üst düzeylere çıktı. Bunun için herkes tanıtım aşamasında sosyal medya kullanıyor. Cep telefonları ve kameraları çok yaygın. Herkes kişisel olarak kendi videosunu çekip, kendi tanıtımını yapıyor. Sanal ortamda yüz milyonlarca tanıtım videosu dolaşıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Turizm Geliştirme Ajansı da bu yapı içerisinde daha profesyonel olarak üst düzeye çıktı. Ama takdir edersiniz ki Ajans, 81 ilin birden tanıtımını yapacak ve Türkiye'nin turistlerin yoğun olarak tercih ettiği, Antalya Muğla ve Ege Bölgesi dikkat çekecek.
Karadeniz Bölgesi turizminde de pandemi dolayısıyla Arap turizminin ve Körfez ülkelerinin artık gelmeme durumu söz konusu olduğundan yeni alternatif arayışlar ortaya çıktı. Sektör içerisinde kaçak işletmelerin üzerine gidilmeye başlandı ve bunların da sisteme kazandırılması ile ilgili çalışmalar oldu.
Ayrıca şunu görüyoruz; alternatif turizm arayışları var. Örneğin Trabzon inanç turizmine yöneldi, ya da bakıyoruz Amasya, ya da diğer iller farklı şeyler yapıyor. Samsun ve bölgede, Trabzon'un dışında ön plana çıkan çok fazla bir şey yok. Örneğin diyoruz ki; sağlık tesisleri açısından Samsun ön planda, sağlık turizmi, inanç turizmi ya da dediğiniz gibi destinasyonların birleştirilmesini sağlayan neler yapılabilir? Samsun ve bölge bu genel Yapı içerisinde tanıtım aşamasında sosyal medya kullanılarak neler yapılabilir?
KARADENİZ BÖLGESİNDE ORTAK DESTİNASYON HAREKETİNİ SAĞLAMAK GEREKLİ
MURAT TOKTAŞ: Bizim için önemli olan biraz önce bahsettiğimiz gibi destinasyon hareketini sağlamak lazım. Biz her zaman şunu söylüyoruz bölgemiz evet güzel, birçok değerimiz var ama bir Marmaris gibi, bir Bodrum gibi, bir Antalya gibi geldiğiniz zaman 1 hafta boyunca 10 gün 15 gün boyunca tek bir yerde kalarak bütün vaktinizi geçirme imkanı yok. Yani hiçbir şehrimizde ne yazık ki bu yok.
Çünkü diğer taraflarda ki sosyal hareketlilik olsun, özellikle kum Güneş Deniz her zaman insanların günlerce çok rahatlıkla vakit geçirebileceği bir ortam bizde yok. Ama biz de bir turistin geldiği zaman birçok alternatifi bir arada yaşayabileceği bir coğrafyada yaşıyoruz. O yüzden bunun destinasyon halinde bizim pazarlamamız gerekiyor.
SAMSUN, SİNOP, AMASYA, ÇORUM VE ORDU'YU ORTAK BİR DESTİNASYON HALİNE GETİRİP PAZARLAYABİLİRİZ
Örneğin Orta Karadeniz dersek Sinop, Samsun, Amasya, Çorum, Ordu bu 5 ili mesela ortak bir destinasyon haline getirip pazarlayabiliriz. Çünkü her biri birbirini tamamlar durumda. Örneğin Sinop'ta çok daha rahat denize girerken Samsun'da sosyal hayatı yaşayıp alışverişinizi yapabilirsiniz. Orduya geçtiğiniz zaman yaylalarını görürsünüz Amasya geldiğiniz zaman kaya mezarları ve Osmanlı'dan bugüne gelen tarihi dokuyu görürsünüz Çorum'a geçtiğiniz zaman Hititler’e kadar uzanan büyük bir geçmişi yaşayabilirsiniz.
Yani bunları bir araya getirdiğimiz zaman çok güzel bir puzzle birleşmiş bir tablo çıkıyor ortaya. Bizim destinasyon pazarlamasına önem vermemiz gerekiyor. Aynı şekilde bu Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz için de geçerli. O anlamda bizim sürdürülebilir bir pazarlamaya ihtiyacımız var.
SAMSUN VE BÖLGE İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR PAZARLAMAYA İHTİYACIMIZ VAR
Evet spor turizmi diyoruz mesela Samsun için. Samsun olimpiyat düzenlemiş bir şehir. Yani olimpiyat armasını göğsüne, omzuna takmış bir şehir, çok önemli. Çünkü bu gösteriyor ki spor altyapısı anlamında da şehir son derece gelişmiş imkanlara sahip. Devamında da işte evet sağlık turizminde çok iyiyiz diyoruz ve ciddi anlamda tesislerimiz kuvvetli, hocalarımız çok iyi.
Sağlık turizmi diyoruz, doğa diyoruz, kültür diyoruz ama bunları bir arada harmanlayıp sürdürülebilir bir pazarlamaya ihtiyacımız var. Bizim en büyük sorunumuz bu sadece Samsun ya da Karadeniz bölgesi için değil diğer bölgeler için de ne yazık ki öyle. Birkaç tane özel bölge hariç, bunu başaramamış durumda. Aslında formül de çok basit. Yani kamu önderliğinde turizm yatırımcıları, STK larla bir araya gelip bir planlama yapmamız lazım. Pazarlama planlaması yapmamız lazım. Neyi ön plana çıkartacaksınız, nasıl yol gideceğimizi, bunun sürdürülebilir hale getirmek lazım.
BÖLGELER, DESTİNASYONLAR VE ŞEHİRLER ARASINDA REKABET VAR
Çünkü rekabet çok fazla. Artık ülkeler arasında rekabet bitti, şimdi bölgeler destinasyonlar, şehirler arasında rekabet başladı. Marmaris Fethiye’ den müşteri almaya çalışıyor, Bodrum Muğla'dan müşteri almaya çalışıyor. Kuşadası Bursa'dan müşteri almaya çalışıyor. Yani şehirler arasında da ciddi bir rekabet var. O yüzden bizim bir seferde yapacağımız tek seferlik yaptığımız çalışmalarla bizim müşteri getirmemiz, buraya turist getirmemiz mümkün değil. O kadar kolay değil artık eskisi gibi değil.
O anlamda bizim bu birlikteliği sağlayıp sürdürülebilir bir turizme ve sürdürülebilir bir pazarlamaya ihtiyacımız var. Bu da dediğim gibi mesela Samsun için de çok zor değil. Biz zaten alt yapımızı ciddi anlamda tamamlamış durumdayız. Üst yapıda çok az eksiğimiz var. Bizim sadece iradeye ihtiyacımız var.
SAMSUN ÖZELİNDE VALİ DAĞLI TARAFINDAN TURİZM İÇİN CİDDİ BİR ÇALIŞMA BAŞLATILDI
Sayın Valimiz zaten Samsun özelinde bunu başlattı, bir komisyon oluşturdu. Söylediğimiz paydaşlarla, kendi başkanlığında bir araya geldik. Yavaş yavaş İnşallah bu oturdukça bunun meyvesini göreceğiz. Ama sonuç olarak biz burada bir destinasyon olarak hareket etmeliyiz ki; şehir dışından ya da yurt dışından birilerini buraya davet ettiğimiz zaman, ‘ Biz size deniz verebiliyoruz, sosyal hayatı, eğlenceyi sunabiliyoruz, alışveriş imkanı verebiliyoruz, yaylaları sunabiliyoruz ve binlerce yıl sizleri geriye götürüp tarihi yaşatabiliyoruz’u mutlaka pazarlıyor olmamız lazım.
COŞKUN ÖZBEK: Sayın başkanım Destinasyonun planlanması ve birlikte hareket edilmesi gerekliliğinden söz ettiniz. Siz Turizm Geliştirme Ajansı'nın Karadeniz Bölgesi’nde seçilmiş temsilcisisiniz. Yani bu hem Samsun için bir şans, aynı zamanda sektörün tamamı ile iyi iletişim hem KATİD, hem TUROFED yöneticiliğiniz nedeniyle sektör bileşenleri ile iyi iletişim içerisinde olan yakından tanıyan birisiniz.
Örneğin burada bir çalışma başlatılırsa Samsun'da Vali Bey'in de bu konuya yakın ilgisi, sizin de Turizm Geliştirme Ajansı'nın seçilmiş bir yönetim kurulu üyesi olmanız nedeniyle Orta Karadeniz illeri ile bir destinasyon çalışması başlangıcı için bir yapı kurma ile ilgili düşünceniz olabilir mi?
Örneğin Valileri, büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve il turizm müdürlerinin bir araya gelip destinasyon planlamasının ön adımı atılabilir mi? Çünkü eğer bu yapılabilirse, farklı güzelliklerin ortaya konup altyapıları ile beraber sunabilirlerse Karadeniz Bölgesi de Akdeniz’den ya da müşteri alma mücadelesinde çok ön plana çıkar diye düşünüyorum. Bunun adımın atılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
BÖLGEDE 8 İLDE DESTİNASYON ÇALIŞMALARI İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK
MURAT TOKTAŞ: Bu konu ile ilgili çalışmalara yavaş yavaş Samsun başladı. Diğer illerde de bu anlamda çalışmalar olmaya başladı. En azından her gittiğimiz şehirde bunu tavsiye ediyor ve öneriyoruz. Tahmin ediyorum bir 18 il bana bağlı,yaklaşık bunun 8 ilde gerçekleştirdik . Bu pandemi döneminde altyapıları ve tohumları atıldı.
Bunun devamında hedefimiz ve isteğimiz bunu destinasyonlar halinde bir bütün haline getirmek. Çünkü eğer biz bu altyapıyı yapabilirsek biraz evvel Samsun örneğinde verdiğim gibi; bu çalışmayı Sinop'tan Çorum'a kadar olan illerde de yapabilirsek, bu üst çatıyı da destinasyon çatısını da bunun üzerine kurmak çok kolay olacak.
SÖYLEMDEN EYLEME GEÇME ZAMANI GELDİ
Hedefimiz zaten bu illerde bu altyapıyı oluşturup devamında da bunu başarmak. Çünkü dediğiniz gibi artık kağıt üzerinde, ya da masa üzerinde kalan yazışmaların dışında eyleme dönmemiz lazım. Son yıllarda söylediğim hep şuydu: ‘ Söylemden eyleme geçme zamanı geldi. Uzun zaman zaten hep bir söylem bölümünde kaldık, eylem bölümü de inşallah pandemi sonrasıyla seyahatler biraz daha rahatlayınca, görüşmeler biraz daha yoğunlaşmaya başlayınca devam edecek. Çünkü bizim başka şansımız yok. Bunu yapmak zorundayız. Bu er ya da geç olacak. Ne kadar erken yapabilirsek bu pazarda o kadar daha hızlı yol almış oluruz ve daha fazla pay elde etmiş oluruz.
Sevgili başkanım, turizm derinliği olan bir konu; konuştukça sorunlar ver çözüm önerileri geliyor ancak bizim zamanımız kısıtlı. Hem Karadeniz Turizm Gazetesi olarak, hem Karadeniz Turizm Gazetesi web sitesi olarak gerek duydukça bu konuları gündeme getireceğiz. Sizinle yaptığımız sohbetten ana başlıklar çıkardık. İnşallah katkılarınızla da biz bu başlıkların somut olarak hayata geçirilmesini sağlayan bir programlar dizisine devam edecek, bunlarla ilgili yaptırımların hayata geçirilmesi için çaba göstereceğiz. Katıldığınız için ve bizim konuğumuz olduğunuz için çok teşekkür ederiz.
MURAT TOKTAŞ : Biz teşekkür ederiz bizim sesimizi duyurmaya ihtiyacımız var sizlerin aracılığıyla olması gereken ya da bildiğimiz doğruları ya da yapılması gerekenleri paylaşmak bizim için çok önemli. O yüzden emeklerinize sağlık diyoruz. İnşallah en kısa zamanda başka konularla ilgili tekrar bir araya geliriz.